HAKKIMIZDA

.

img

Eran Pharma'ya Hoşgeldiniz

Eran Pharma ilaç 2016 yılında Eczacı ve Eczane Teknisyeni bir ailenin
“İNSAN SAĞLIĞINDA DEĞER VE KALİTE”
Sloganı ile yerli ve milli kendi öz sermayesi ile kurulan bir aile şirketidir.

35 yıllık mesleki tecrübe’nin birikim,bilgi ve teknoloji ile birleşmesiyle öncü ve yenilikçi ürünler üreterek kaliteli ve sağlıklı bir yaşama kapı açmaktayız.Eran Pharma ilaç çalışmalarını bünyesinde bulundurduğu Sağlık bakanlığı ve tarım bakanlığı ruhsatlı ürünleri GMP standartlarında insan sağlığına değer ve kalite katmanın bilinci ve sorumluluğuyla üreterek yürütmekteyiz.

35 yıllık tecrübemizle çıktığımız bu yolda Hekim,eczacı ve eczane çalışanlarımız ile beraber yürümenin güveni ve mutluluğu ile hepinize ayrı ayrı şükranlarımızı sunarız.

NEDEN BİZ

ECZACI EN YAKIN SAĞLIK DANIŞMANIDIR bilinciyle ürettiğimiz ürünleri SADECE VE SADECE Eczanelerde son tüketici ile buluşturuyoruz.

Dalında Uzman Ekip

Uluslararası standartlara uygun Ar-Ge laboratuvarımızda dalında uzman ekip ile klinik çalışmaları yapıyoruz.

Helal Sertifika

Uluslararası kalite standartlarına uygun,analizleri yapılmış,helal sertifikaları mevcut hammadde'leri kullanıyoruz.

Çok Sayıda Kontrol

Hammadde'yi üretimden paketlemeye kadar 20 kontrolden geçirerek son tüketiciye sunuyoruz.

img

Eran Pharma 35 Yıllık Tecrübesiyle Sizlerle

35 yıllık tecrübemizle çıktığımız bu yolda Hekim,eczacı ve eczane çalışanlarımız ile beraber yürümenin güveni ve mutluluğu ile hepinize ayrı ayrı şükranlarımızı sunarız.

icon
600

Ecza Deposu Şubesi

icon
23000

Eczane

icon
45000

Hekim

icon
35

Yıllık Tecrübe

-->

DAĞITIM KANALLARIMIZ

SIKÇA SORULAN SORULAR

Firmamızla ilgili en çok sorulan soruları sizler için cevaplandırdık.

img

1) Diyet yapmaya hazır olmamak

Bir şeyi yapmaya karar vermek, aslında o işi yarılamaktır. Kilo verememenin en belirgin nedenlerinden biri de tam istekli olmamaktır, sadece başkaları istiyor diye başlamak, tam kararlı ve iradeli olmamak başarının önündeki en büyük engellerden biridir. Bunun için önce neden kilo vermek istediğinizi, zayıfladıktan sonra nasıl hissedeceğinizi, zayıflama sürecinde önünüze çıkabilecek sıkıntıları ve bunlarla nasıl başedebileceğinizi, hedefe ulaştıktan sonra kendinize ne ödül vereceğinizi değerlendirmelisiniz. Unutmayın istedikten sonra yapılmayacak şey yoktur, yeterki kararınızı verin.

2) Yanlış diyetler uygulamak

Besin öğeleri, kalori açısından yetersiz, tek tip besine dayalı şok diyetler ya da uzmanlar tarafından düzenlenmeyen programlar yo-yo şeklinde bir yukarı bir aşağı izleyen kilo grafiklerine yol açmaktadır. Zayıflama süreci pek çok faktöre bağlı, uzun ve keyifli bir yolculuktur. Sağlıklı kilo kaybı için kişisel biyo-kimyasal verileriniz (karbonhidrat, yağ, protein metabolizması, mineral dengeniz ve tiroid metabolizmanız ile ilgili kan tahlilleri sonuçları), vücut yapınız (total yağ, vücut sıvısı, kas+kemik ağırlığı gibi), sosyal yaşamınız, genetik yapınız, diyet disiplininiz, sağlık, diyet ve beslenme geçmişiniz ile ilgili birçok bilginin incelenmesi gerekir. Başarılı kilo kaybı için kişilerin tüm bu incelemelerden geçip, yaşam haritası üzerinden hazırlanmış özel beslenme ve diyet planlarını takip etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde tartıda kilo kaybı görülürken, yağ kaybedilmediği için gerçekçi ve sağlıklı bir zayıflama sağlanmamaktadır.

3) Psikolojik sorunlar yaşamak

Zayıflama süreci disiplin, sabır, özveri, irade ve en önemlisi takip gerektiren kısıtlayıcı bir dönemdir. Bu süreçte kişiler yoğun stres altına girebilir, planlı olmanın, kurallara bağlı kalma zorunluluğu ile kendilerini baskı altında hissedebilirler. Bu sıkıntıları minimuma indirmek için, kişiler diyetisyenleri ile tüm problemlerini paylaşıp çözüm yolları aramalı, bitki çayları ile oluşan gerginliği azaltmalı, doğru egzersizler uygulayarak deşarj olmalıdırlar.

4) Kalori tuzaklarına düşmek

Hayatımızın her aşamasında rolü olan çevresel faktörler beslenme ve diyet sürecinde de etkili olmaktadır. Kilo veremeyen pek çok kişinin problemi fizyolojik açlık duymadan, sadece zevk için yemeğe yönelten kalori tuzaklarıdır. Gıda sanayinin gelişimi ile artan abur cubur çeşitleri, fast food restoranların her köşe başında yer almaya başlaması, restoranların artan porsiyon miktarları en sık karşılaşılan tuzakların başında gelmektedir. Yapılan çalışmalar çok çeşitli besin servis edilen bireylerin daha fazla yediklerini söylemektedir, işte açık büfelerde neden fazla kaçırıyoruz bir sebebi de budur. Besine ulaşılabilirliğin artmasıyla doğru orantılı olarak gıda tüketimi de artmaktadır. Bu nedenle sizi fazla yeme tuzağına düşürecek besinleri gözden uzak tutun, içi görünmeyen saklama kaplarında, kapalı mutfak dolaplarında depolayın.

5) Sık sık tatlı krizleri yaşamak

Bayanların en büyük yakınması olan tatlı krizleri artık bilinen bir gerçektir. Özellikle bazı hormonal değişimlerin olduğu dönemlerde, mutlu olmak için tatlıya duyulan isteğin artması hızlıca alınan kiloların da habercisidir. Sofra şekeri insan metabolizmasının gereksinim duymadığı bir besindir. Vücudumuz glukoza ihtiyaç duyar ve bunu neredeyse tüm besin gruplarından karşılayabilir önemli olan dengeli beslenmektir. Tatlı krizi yaşamamak için vücudu aç bırakmamak, özellikle tatlı isteğinin arttığı ikindi saatlerinde minik kahvaltılar yapmak, ara öğünleri kaçırmamak çok önemlidir. Şeker, tatlı yendikçe daha da çok tüketim alışkanlığı yaratır. Bunun için tatlı zevkini genellikle meyve, kurutulmuş meyve, sütlü tatlılardan karşılamalı, ağır, şerbetli tatlıların tüketimini kısıtlamalısınız. Yoksa giderek büyüyen bir çığ gibi tatlı krizleri artacak, kilo vermeniz engellenecektir.

6) Dışarıda yemek yemek

Yemek yemek fizyolojik ihtiyaçlarımızın karşılanması için gerekli olduğu kadar sosyal bir ihtiyaçtır da. Tabii ki bundan zevk almasını bilmeli, ortamların tadını çıkarmalısınız ancak yemeğin bulunduğu toplu ortamlarda bilinçsizce alınan ekstra kalorilerinde farkına varmalısınız. Önemli olan dışarıda yemek yerken de kontrollü gitmek, diyetinize ihanet etmeden doğru seçimler yapmaktır. Besin sanayi ve restoranlar daha iyi hizmet vermek adına ‘supersize’ besinler sunuyorlar ve tüketiciler de ödediklerinin karşılığını alma içgüdüsüyle gerekenden %33 daha fazla yiyorlar, bu tuzaklara düşmemeli, planlı olup ne yiyeceğinize önceden karar vermeli, hafif yemekler sipariş edebileceğimiz restoran ve kafeleri tercih etmelisiniz.

7) Fiziksel olarak aktif olmamak

Günümüzde giderek pasifleşen toplumlar, televizyon/bilgisayar karşısında daha fazla vakit harcamaya, her işlerini uzaktan kumandayla yapmaya, mümkün olduğunca hızlı yaşamak adına minimum hareket etmeyi alışkanlık haline getirdi. Bu durum harcanan kalorilerin azalmasına, vücudun çalışan işçileri olan kas kitlesinin azalmasına, malesef ki yanlış beslenme az hareketle vücudun yağ kitlesinin ise artmasına neden oldu. Bunun için mümkün olduğunca fiziksel olarak aktif olmak, sevdiğimiz ve sürekli devam ettirebileceğimiz bir spor dalı seçmek çok önemlidir.

8) Öğün atlatmak

Öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki saatlerin uzaması, vücudun kıtlık sinyalleri vererek çalışma hızını azaltmasına ve daha çok depo kabiliyeti geliştirmesine neden olmaktadır. Uzun sure açlık; bir sonraki öğünde daha fazla yeme riskini artıracak, irade kontrol mekanizmanızı da zorlayacaktır. Açlık durumunun uzun süre devam etmesi halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, ekşime gibi sorunlara neden olur, iş verimi düşer. Öğün atlamak kan şekerinde dengesizliklere yol açarak tatlıya düşkünlüğü de arttırabilmekte, dolaylı olarak kilo artışına neden olabilmektedir. Bunun için az az sık sık beslenmek, hergün mutlaka kahvaltı yapmak gerekir. Ne demişler ‘ Kahvaltıyı krallar gibi, öğle yemeğini prensesler gibi, akşam yemeğini ise fukaralar gibi yemelisin’…

9) Metabolik sorunlar

Kilo verme grafiğinde karbonhidrat, yağ, protein metabolizmaları, mineral depoları, tiroid bezinin çalışma temposu, hormonal etkenler gibi pek çok metabolik olay etkendir. Kişilerin kilo almaları veya verememeleri ardında sadece oburluk veya irade eksikliği dışında fizyolojik bir problem de yatabilmektedir. Hayat boyu kilo sorunu yaşamamak, köklü çözüm sağlayabilmek adına asıl nedeni deşifre etmek adına mutlaka kan tahlilleri yorumlanmalıdır.

10) Mide kapasitesinin genişlemesi

Kilo verememenin en bilinen nedenlerinden biri de kişilerin fazla yemek yeme potansiyalleri ve mide kapasitesinin genişliğidir. Zayıflama diyetlerinde başarı kazanmak adına ilk hedef kişinin mide kapasitesini daraltarak aşırı yeme meyilinin önüne geçmektir. Bunun için atılacak ilk adım mide hacmini genişleten gazlı içecekleri kesmek, hazma yardımcı bitki çaylarını tüketmek, sindirime yardımcı olması adına soda tüketmek ve çok önemlisi az az sık sık besin tüketmek gerekir.

1.Beslenme planı hazırlayın

İdeal kilonuzu korumak için öncelikle doğru besinlerden oluşan bir yeme planı hazırlamanız gerekir. Almanız gereken kalori miktarında protein ve karbonhidrat dengesi sağlandığı zaman kilo almak zorlaşır. Dolayısıyla besin seçiminde her aşamaya dikkat etmelisiniz. Gün içerisinde ihtiyacınız olan miktar dışında besinlere yüklenmemelisiniz. Bu süreçte metabolizmayı yormamak ve aktif tutmak oldukça önemlidir. Ayrıca fastfood türü gıdalarla öğün yapmamaya ve mümkün olduğunca tüketmemeye özen gösterin.

2.Porsiyonlarınızı azaltın

Nasıl olsa istediğim kiloya ulaştım deyip yiyeceklere yüklenmek büyük bir hata olacaktır. Elbette diyet yapmıyorsunuz ancak mevcut porsiyonlarınızı yarı yarıya indirip çok fazla çeşitten az az yemek, ihtiyacınız olan besin değerlerini almanızı sağlayacaktır.

3.Bol bol su tüketin

Bahanelerin arkasına saklanmak yerine gün içerisinde sık sık su için. Hem sağlığınız için hem de ideal kilonuzu korumak için su hayati bir önem taşır. Su içmeniz besinleri daha kolay sindirmenizi ve yediklerinizin yağa dönüşmeden vücudunuzdan atılmasını sağlayacaktır.

4.Mutfakta durmayı bırakın

Asla dayanamam diyorsanız mutfakta durmak size işkenceden başka bir şey olmayacaktır. Özelikle de gece yemek yeme alışkanlığınız varsa kapıyı kilitlemeniz bile gerekebilir. Akşam 7’den sonra yemek yememeye çalışın. Bunun yerine bir porsiyon meyve yiyebilirsiniz.

5.Fazla acıkmayın

Öğünler arasında uzun zaman farkı varsa bu, daha çok acıkmanıza ve çok daha fazla besin tüketmenize neden olacaktır. Böyle olmaktansa ana öğünlerin dışında bir de ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalıklar tüketebilirsiniz. Eğer bir öğününüzde fazla besin tükettiyseniz bu durumu alışkanlık haline getirmemek şartı ile sonraki öğünlerinizde daha hafif şeyler tüketebilirsiniz.

6.Harekete geçin

Spor hayatımızın her aşamasında sağlığımızı korumak adına oldukça önemlidir. Sadece kilo vermek ya da kilo almak için değil aynı zamanda ideal kilonun korunması ve zinde kalmak için de ihtiyaç duyduğumuz bir konudur. Yalnızca yediklerinize dikkat ederek vücut formunuzu korumanız mümkün değildir. Egzersiz ve sporla da metabolizma aktif kılınabilir.

YEDİĞİNİZLE HARCADIĞINIZIN DENGESİ BOZULMASIN

Kilo almak, fizyolojik dengemizin bozulması ile ilgili bir sonuç… İnsan metabolizması; yiyeceklerle alınan kalori ile yaşamsal faaliyetler-günlük aktiviteler ile harcanan kalori arasındaki fizyolojik dengenin sağlanması ile çalışıyor. Bu dengenin bozulması bazı durumlarda çok kolay olabiliyor. Kilo almamıza neden olan ve yaşam tarzı değişikliği ile engellenebilecek nedenlerin başında; düzensiz ve dengesiz beslenme, porsiyon kontrolünün olmaması, yiyecek tercihlerindeki hatalar, fiziksel aktivite sıklığının az ve yetersiz olması geliyor. Yine kilo almamıza neden olan fakat kişinin genetik veya çevresel faktörler sonucunda sahip olduğu bir diğer neden ise endokrin veya metabolizma ile ilgili hastalıklar…

Her iki koşulda da, yaşam tarzı değişikliği ve doktor gözetiminde medikal tedavi ile kilo alımına neden olan etmenler ortadan kaldırılabiliyor.

Unutulmamalı ki, kilo almak ve kilo vermek dönemsel olarak iyi ya da kötü yönde değişen davranışlarımızın sonuçlarıdır. Kilo almak, kötü beslenilen ve hareketsiz geçirilen kısa bir periyodun ardından çok kolay ve fark edilmeden gerçekleşebilir. Beslenme uzmanı eşliğinde, iyi beslenme davranışları geliştirmek ise kilo kaybını sağlar, kişinin bireysel çabaları da eklenince ömür boyu hedeflenen kiloda kalınabilir.

Tatlı krizi nedir?

Tatlı aslında sonradan öğrenilen bir lezzet değil. İnsanın ilk tercihi. Eğer bir bebeğe tatlı bir şeyler verirseniz, sonradan alacağı sütü beğenmemesine sebep olursunuz. Bu örnek durumun tamamen damak tadı ile alakalı olduğunu doğruluyor.

Ayrıca tatlı beyinde endorfin ve seratonin salgılanmasını sağlayarak mutlu hissetmesine sebep olur.

Tatlı krizi, tok yada açken hissettiğiniz yoğun tatlı yeme isteği olarak tanımlanabilir. Bu istek bazı durumlarda günlük hayatınızın konforunu etkiler, sizi mutsuz eder ve performansınızı düşürür.

Bu durum şeker bağımlılığı ve beyninizin şekere verdiği yanıt ile alakalıdır.

Tatlı krizi neden olur?

Araştırmalar tatlı krizine sebep olan birçok etkenden bahsetmekte. Bunlar şeker bağımlılığı,kötü beslenme, hastalıklar, hormonal ve psikolojik durumlar olarak sıralanabilir.

Yapılan bir araştırmada göre toplumun büyük kısmı aldığı günlük kalorinin 1/3’ünü hala şekerlerden karşılamakta. Bu araştırma günümüzde şeker bağımlılığının ne düzeyde olduğunu açıkça göstermekte.

Şeker bağımlılığı: Yapılan araştırmalar şekerin oluşturduğu bağımlılığın birçok uyuşturucu madde, sigara ve alkolden daha güçlü olduğunu göstermekte. Bu bağımlılık sizin sık sık tatlı krizine girmenize sebep olabilir.

Kötü diyet: Beyniniz vücudunuzun doğru çalışması için bütün verileri değerlendirir. Bunlardan biri ise kan şekeridir. Kötü bir diyet kan şekerinizin hızlı düşmesine sebep olabilir.

Düşen kan şekeri beyninize “hey ben açım ve hızlı bir şekilde kan şekerimi yükseltmem lazım” mesajı gönderir. İletilen bu mesaj beyniniz tarafından “şeker yemem gerek” olarak olarak algılanacak ve tatlı krizine girmenize sebep olacaktır.

Basit karbonhidratlar ve işlenmiş birçok gıda kan şekerinizi hızlı bir şekilde yükseltir. Hızlı yükselen kan şekeriniz vücudunun yüksek şekeri düşürmek için kullandığı mekanizmalar ile aynı hızda düşürülür.

Hızla düşen kan şekeri ise hızlı ve derin bir açlık hissi oluşturur. Bu sebeple kötü beslenme alışkanlığı direkt olarak daha çok yemek yemenize sebep olur.

Hastalıklar: Birçok hastalığın tatlı krizi yapabileceği düşünülmekte. Bunlardan bazıları, mantar enfeksiyonu, adrenalin salgı bozukluğudur.

Hormonal ve psikolojik durumlar: Menapoz ve regl öncesi dönem tatlı krizinin en yoğun yaşandığı hormonal durumlardan ikisi olarak sayılabilir. Yoğun stres ve depresyonda tatlı isteğini arttıran psikolojik durumlardan sayılabilir.